Nikola Tesla, 1856 yılının 9 Temmuz gününü 10 Temmuz’a bağlayan gece yarısında, Yugoslavya’nın Velebit Dağları ile Adriyatik Denizi arasındaki Hırvatistan’ın Lika bölgesinin Smiljan köyünde doğdu.
Evleri, babası Papaz Milutin Tesla’nın yönetimindeki Sırp Ortodoks Kilisesi’nin hemen bitişiğindeydi. Babası zaman zaman Adil İnsan takma adıyla makaleler yayınlardı. Tesla, her zaman fotoğrafik hafızasının ve yaratıcı dehasının kendisine annesinden miras kaldığını söylerdi. Ayrıca annesinin, kadınların yeteneklerinin adil bir şekilde değerlendirilen bir ülkede ve zamanda yaşamış olmamasından dolayı hep üzüntü duyardı. Annesi okula gidememişti. Ama buna karşın, inanılmaz bir hafızaya sahipti, ciltler dolusu yerli ve klasik Avrupa şiiri külliyatını ezbere okuyabiliyordu. Nikola, beş çocuklu ailenin dördüncü çocuğuydu.
Tesla, daha çocukken icatlarına başlamıştı bile. Beş yaşındayken, bir su çarkı icat eder. Sarsıntısızdır ve akıntıda tıkır tıkır işler. Yıllar sonra bunları dahiyane pervanesiz türbini yaratırken de hatırlar. Nikola’dan yedi yaş büyük olan Daniel, on iki yaşında geçirdiği bir kaza sonucunda ölür. Fakat burada karmaşık bir durum mevcut. Tesla’nın otobiyografisine göre, Daniel, bir ahbaplarının hediye ettiği Arap atının sebep olduğu yaralar nedeniyle ölmüştür. Diğer bir iddaya göre ise, ağabeyi yarı bilinçsiz yerde yatarken Nikola’yı kendisini merdivenlerden aşağı itmekle suçlamıştır. Ölen ağabeyinin hatırası yanında, Nikola’nın tüm yaptıkları sönük kalır, başarıları anne babasının kayıplarını daha derinden hissetmelerine yol açar: “Bu nedenle, kendime karşı güvensiz bir çocuk olarak büyüdüm. Ama aptal bir çocuk değildim kesinlikle…” Bu olay, Tesla’yı psikolojik yönden bir hayli etkiler, daha sonraları sosyal hayatta önemli bir sorunu olan çekingenliğini ve içedönüklüğünü arttırır.
Tesla ve Ailesi
Nikola Tesla, gençliğinde şiir yazmaya başlar. Ancak, bu şiirlerin çok özel olduklarını düşünüyordu, bu nedenle de yayınlanmalarına asla izin vermez. Arkadaş toplantılarında yeni tanıştığı insanları, kendi dillerinde yazılmış şiirler okuyarak hayrete düşürmekten büyük bir zevk alır. Hayatı boyunca da arada sırada şiir yazmaya devam eder. Tesla’nın çekingen mizacını değiştirecek olan kitap ünlü bir Macar yazarın Abafi ya da Aba’nın Oğlu adlı romanıydı. “Uyumakta olan irademi uyandırmış ve beni özdenetim üzerine çalışmaya sevk etmişti.” der. Daha sonraları bir bilim insanı olarak ulaşacağı başarıları, geliştirdiği bu katı öz disipline atfedecekti.
1873
Tesla’nın küçük yaşlardan itibaren yaşadığı önemli bir sorunu ise yaşadığı ışık patlamalarıydı. “Düşüncelerimin ve hareketlerimin önünü kesen, gerçek nesnelerin görünümünü çarpıtan, genellikle ışık patlamalarıyla birlikte ortaya çıkan görüntülerin neden olduğu bir duygu bu. Bunlar hep daha önce görmüş olduğum şeyler, şahit olduğum sahnelerdi, kesinlikle hayal ürünü değillerdi. Bir sözcük duyduğumda bunun bana ifade ettiği nesne, gözlerimin önünde bütün canlılığı ile ortaya çıkıyordu ve elimi uzattığım takdirde ona dokunup dokunamayacağımdan bir türlü emin olamıyordum. Bu, bende büyük bir huzursuzluk ve kaygı yaratıyordu. Başvurduğum hiçbir psikoloji ya da fizyoloji uzmanı bu durumu tam anlamıyla açıklayamıyordu…”
Korkunç görüntüleri zihninden silip atabildiği zaman on iki yaşındaydı, ancak tehlikeli ya da stresli durumlarda ya da çok mutlu olduğu zamanlarda ortaya çıkan kaçınılmaz ışık patlamalarından asla kurtulamayacaktı. Tesla’nın hisleri de oldukça kuvvetliydi. Birçok kere alevler çatırdamaya başlar başlamaz uykusundan uyanarak komşularını kendi evlerinde çıkmak üzere olan yangınlardan kurtarmıştı.
1880
Geçirdiği ağır bir kolera sırasında babasına “Belki mühendislik okumama izin verirseniz kendimi daha iyi hissedebilirim” diyen Nikola’nın ne olursa olsun din adamı olması gerektiğini düşünen babası bu isteğine boyun eğecektir.
Nikola Tesla, iki yılını geçirdiği Prag’da bir üniversitedeki derslere gayri resmi bir şekilde devam etti, ama Çekoslovak hükümetinin kayıtlarına göre Çekoslovakya’daki dört üniversiteden hiçbirine kayıtlı değildir. Muhtemelen Tesla kendi kendinin öğretmeni olmuştu, ki bu onun değerinden hiçbir şey eksiltmez.
Bu dönemde, parasız kalınca kumar oynar, kağıt oyunlarında başarılı değildir ama bilardoda harikalar yaratır. “Oturup kağıt oynamak benim için mükemmel bir zevk kaynağıydı. Babam örnek bir yaşam timsaliydi ve asla benim yaptığım gibi boş yere para ve zaman harcamaya katlanamazdı… Ona şöyle derdim: ‘İstediğim zaman bundan vazgeçebilirim ama cennetin nimetlerini satın almamı sağlayacak bu oyunu neden bırakmam gereksin ki?’ Zaman zaman öfkeye kapılır ve beni aşağılardı. Oysa annem farklıydı. ‘Git keyfine bak. Pek yakında elimizdeki her şeyi kaybedeceksin ve bu çok daha iyi olacak. Bunun üstesinden gelebileceğini biliyorum.’ derdi.” Nitekim de öyle oldu, Tesla aşırı sigara ve kahve tutkusunu da kendi iradesini kullanarak bıraktı.
Belgrad’daki Tesla Müzesi’ndeki Tesla’nın ölümünden sonra Amerika’dan getirilen laboratuvar gereçleri
1880’de Budapeşte’de Macaristan Hükümeti Merkez Telgraf Ofisi’nde iş buldu. Bu dönemde, doktorların sinir rahatsızlığı dediği bir hastalık geçirir. Hastalığı sırasında birkaç oda uzaklıktaki bir saatin tik tak seslerini bile duyabiliyordu. Odasında dolanan bir sineğin vızıltısı kulak zarlarını patlatacak gibi oluyordu. Birkaç kilometre öteden geçen bir at arabası neredeyse bütün vücudunu titretiyordu. Elli kilometre öteden geçen bir trenin düdüğü, oturduğu sandalyeyi öylesine titretiyordu ki duyduğu acı dayanılmaz oluyordu. Seslere karşı hassasiyeti hep devam edecekti.
Nikola Tesla’nın babası
Arkadaşı Szigety, hastalığını yenmesi için sürekli egzersiz yapmanın faydalarına inandırmıştı ve ikisi sık sık birlikte şehir turlarına çıkıyorlardı. Bir ikindi vakti arkadaşı Szigety ile birlikte şehir parkında günbatımına doğru yürüyorlardı ve Tesla Goethe’nin Faust’undan pasajlar okuyordu.
Çekiliyor kızılı güneşin..
Geldi meşakkatli günün nihayeti..
Yok götürecek bir kanat beni…
Süzülüşünün peşinden.
“O an, fikir bir şimşek gibi çaktı ve bir anda gerçek tüm çıplaklığıyla karşımda parıldamaya başladı.” Tesla’nın çırpınan uzun kolları nöbet geçiriyor gibi öne doğru uzanmıştı. Oturur oturmaz toprağın üzerine bir diyagram çizmeye başladı. Tozların üzerine çiziktirdiği bu diyagram altı yıl sonra Amerika Elektrik Mühendisleri Enstitüsü’ndeki söylevinde gösterilecek, dünyaya yepyeni basit ve kullanışlı bir bilimsel ilke olarak sunulacaktı. Uygulamaları teknoloji dünyasında tam anlamıyla bir çığır açacaktı.
Tesla’nın aklında sadece yeni bir motor değil, tamamıyla yeni bir sistem vardı, çünkü düzensiz salınım yapan iki ya da daha fazla dalgalı akımın ürettiği sabit bir eksen etrafında dönen manyetik alan ilkesini bulmuştu. Uyumlu akımların yarattığı bu kasırga sayesinde hem komütatör (bir elektrik akımının yönünü değiştirmekte kullanılan aygıt) hem de akıma yol işlevi gören armatürler devre dışı kalıyordu. Bu indüksiyon motoru, yepyeni bir sistemin atar damarıydı ve bilim dünyası için çok büyük bir adımdı.
Nikola Tesla, Marjorie Carmona
Tesla bir aile dostları sayesinde, 1882’de Edison’un Paris şirketlerinden birinde çalışmaya başlar. İlgi alanının doruk noktasında şirkette alternatif akımın potansiyel faydalarını tanıtmak da vardır. Fakat Tesla, Edison’un bu konuda konuşulmasından nefret ettiğini öğrendiğinde derin bir hayal kırıklığı yaşayacaktır. Bunun yanında, Paris’te yeni arkadaşlar edinir, bilardodaki üstün becerisini geliştirir, her gün kilometrelerce yürür ve Seine Nehri’nde yüzer.
“Amerika’yı görmek ve meşhur Thomas Edison ile görüşebilmek en büyük tutkum ve gerçekleşmesini en çok istediğim dileğimdi. Bu uğurda koyulduğum yolculukta paramı ve biletlerimi kaybettikten, bir dizi talihsizlikten ve hayatımı dahi kaybetme tehlikesi geçirdiğim bir isyandan sonra, cebimdeki 4 sent ile birlikte, nihayet bu kutsal topraklara ayak bastım. 6 Haziran 1884’te New York’a ulaştım. Daha 28 yaşında bir göçmendim. Yabancısı olduğum bu yeni topraklarda başarılı olabilmenin hayalleri ile doluydum. Cebimde, Edison’un Avrupa’daki iş arkadaşlarından biri olan Charles Batchelor’un referans mektubunu taşıyordum: “Sevgili Edison, iki büyük deha tanıyorum. Bunlardan biri sensin. Diğeri de bu genç adam.”
Edison, Tesla’nın yeteneklerini kısa sürede takdir edecekti. Ancak, ikisinin arasındaki kişilik farklılıkları, ilişkilerini daha en baştan mahkum etmişti. Edison, Tesla’yı bir teorisyen ve kültürlü olduğu için sevmiyordu. Dahiliğin yüzde doksanının işe yaramayan şeyleri bilmekten ibaret olduğunu düşünüyordu. Tesla ise şunları söylüyordu: “Edison, ancak bir arıda bulunabilecek bir sebat ve gayretle samanlıkta iğne aramaya bayılır, her çöpün altını tek tek araştırırdı. Bu tip çabalara pek çok kez şahit oldum. Oysa ufak bir teori ve birkaç hesaplamayla bu angaryanın yüzde doksanından kurtulabilirdi insan.”
Edison’la yollarını ayıran Tesla, New York’ta bir yıl parasızlıkla boğuşur, bir arkadaşı aracılığıyla tanıştığı bir firma sahibi laboratuvar kurması için finansman sağlar. Geliştirdiği alternatif akım üreteçleri, transformatörleri ve motorlarına ilişkin buluşlarının patentlerini 1885 yılında George Westinghouse’a satar. Böylece, alternatif akımı yaymaya çalışan Westinghouse ve Tesla, doğru akım sistemlerinde ısrar eden Edison ile doğrudan rakip olur. Bu rekabet, kısa sürede büyük bir ticari savaşa dönüşür, hatta bu dönem Akım Savaşları olarak anılır. Zaman içinde alternatif akımın güvenilir, ucuz ve başarılı olduğu kabul edilir, doğru akım sistemleri kademeli olarak terk edilir.
Niagara Şelalesi ve Tesla heykeli
Niagara Şelalesi’nde 1896 yılında kurulan elektrik santrallerinde de alternatif akım kullanıldı ve burada üretilen elektriğin Buffalo kentine iletiminde de Tesla’nın geliştirdiği sistemler kullanıldı.
Albert Einstein, Nikola Tesla, Charles Steinmetz, 1921
Tesla, çalışmalarını daha sonra kablosuz enerji üzerine yoğunlaştırdı. 1891’de Tesla bobini ile kısa mesafede enerjiyi kablosuz şekilde taşımayı başardı. Temelinde yükseltici bir transformatör olan Tesla bobini, çok yüksek gerilimler elde etmeyi mümkün kıldı. Tesla, kendi adını verdiği bu indükleme bobinlerini elektrikle aydınlanma, yüksek frekanslı alternatif akım ve özellikle kablosuz elektrik iletimi gibi alanlardaki deneylerinde kullandı.
Tesla, 1893 yılında, yani Guglielmo Marconi’nin buluşundan iki yıl önce, yeterli teknik donanım ve bilimsel birikimle, radyo dalgalarıyla iletişim üzerinde yoğunlaştı, fakat bulduklarını haberleşme yerine elektriğin kablosuz aktarımı üzerine yoğunlaştırdı. 1898 yılında New York’taki Madison Square Garden’daki bir süs havuzunda ufak bir botu radyo dalgalarıyla hareket ettirerek bir alıcı ve verici arasındaki iletişimi sağlayan ilk kişi oldu. Daha basit bir dille uzaktan kumandayı icat etti. Tesla, 1899’da Colorado Eyaleti’ndeki Colorado Springs’e taşınarak yüksek voltaj/yüksek frekansla ve kablosuz enerjiyle ilgili araştırmalarına devam etti. Tesla, Dünya’nın kendisini ve atmosferi kullanarak elektriği global olarak taşıyabileceğine inanıyordu. Gerçekten de metrelerce ötedeki lambaları kablo kullanmadan yakabiliyordu.
1901 yılında New York’ta kariyerindeki en büyük başarısızlık olacak olan Wardenclyffe Kulesi Projesi’ne başladı. Tesla’nın amacı, New York’taki kuleden İngiltere’ye ve Atlantik Okyanusu’ndaki gemilere telgraf mesajları, ses, hatta görsel ve elektrik iletmekti. Yükseklikleri 90 ila 180 metre arasında değişen kuleler inşa edilmesini öngören proje, başarılı olduğu takdirde bölgeyi dünyanın iletişim merkezi yapacaktı. Tesla, tam anlamıyla olmasa da ünlü iş adamı J.P. Morgan’ı projeyi desteklemeye ikna etti. Fakat masrafın sürekli artması, Marconi’nin telgraf mesajlarını çok daha ucuza iletebilmesi ve Tesla’nın zaman içinde güvenilirliğini yitirmesi sebebiyle proje terk edildi.
Tesla’nın son büyük projesi ise askeri amaçlar için kullanılabilecek oldukça güçlü ve uzun mesafeli bir silah oldu. Nikola Tesla, yoğunlaştırılmış ve sıkıştırılmış bir elektrik ışınını, çok uzaklardaki hedeflere yöneltebilecek bir elektrik silahı olarak özetlenebilecek silahını 1934’te kamuoyuna açıkladı. Tesla, bu silah önerisini mektupla birçok ülkeye sundu. Çalışmalarını tamamlayacak desteği hiç bulamadı ve silah üretilmedi.
New York Times, 6 Kasım 1915’te Londra Reuters Haber Ajansı’na dayanarak birinci sayfadan verdiği bir haberle Tesla ve Edison’un Nobel Fizik Ödülü’nü paylaşacaklarını duyuruyordu. Tesla, ödülün kendisine veriliş sebebinin telsiz enerji nakli konusundaki çalışmaları olabileceği konusunda fikir yürütüyordu. Edison’un hangi sebeple Nobel Ödülü’ne layık görüldüğü kendisine sorulduğunda da, bu beyefendinin bir düzine Nobel Ödülü’nü hak ettiğini söyleyecekti. Edison ise kendisine bu konuda fikri sorulduğunda, resmi bir tebligat almadığını söyleyecek ve bu konuda daha fazla yorum yapmaktan kaçınacaktı. Ancak, Nobel Komitesi, ödülün X ışınlarını kristalin yapısını anlamak amacıyla kullandıkları çalışmaları vesilesiyle İngiliz bilim insanı Profesör W. H. Bragg ve oğluna layık görüldüğünü duyurmuştu.
Bir biyografi yazarı, yıllar sonra Tesla’nın, önemli keşiflerde bulunan bir bilim insanı olarak, ödülü basit bir mucit olan Edison’la paylaşmayı reddettiğini öne sürecekti. Bir diğer biyografi yazarı, bu teoriyi daha da ileri götürecek, Edison’un sadistçe ve şeytanca bir tavırla paraya acilen ihtiyaç duyduğunu bildiği Tesla’yı 20 bin dolardan mahrum etmek için ödülü almayı reddettiğini yazacaktı. Ama ne Tesla’nın, ne de Edison’un ödülü reddettiğine dair somut herhangi bir delil vardır. Nobel Vakfı, “Bir kimsenin ödülü almayı reddetme eğiliminde olduğuna dair bir söylenti nedeniyle ödülün verilmekten vazgeçilmesi fikri akla yakın bir açıklama olamaz” yorumunda bulunacaktı basitçe. Ama vakıf Edison ve Tesla’nın ilk tercihleri olduğu görüşünü de reddetmiyordu.
Tesla’nın güvercinlere tutkusu takıntı boyutundaydı, hatta dişi bir güvercine aşık olduğunu söyleyecek kadar. “Güvercinlerimizi, tavuklarımızı beslemekten büyük bir zevk duyardım; onları kolumun altına sıkıştırıp sarılmak, okşamak bana dünyanın en güzel şeyi gibi gelirdi.” Gecenin bir yarısı karanlık parkta sessiz ve düşüncelere dalmış elinden ya da dudaklarından yem didikleyen güvercinleriyle Tesla hemen fark edebilirdi.
Dr. Jule Eisenbud, Amerika Psişik Araştırmalar Dergisi’nde yayımlanan bir yazısında kuş sembolünü Tesla’nın nevrozları ve çocukluğunda annesi ile arasındaki ilişki ile bağdaştıracaktı. Kuşun eski çağlardan beri anneyi ve onun besleyici memesini simgelediğini belirtiyordu ruhbilimci.
Tesla, kristal ya da pırlanta gibi mücevherlerin ışıltılarından mest olmasına karşın kadınların taktığı küpelerden, özellikle de incilerden aşırı derecede nefret ediyordu. Evin herhangi bir yerinde en ufak kafur kokusu alsa şiddetli bir rahatsızlık yaşıyordu. Araştırma yaparken su dolu bir lavaboya bir sayfa kağıt düşse ağzında dayanılmaz bir tat oluşuyordu. Yürürken adımlarını sayıyordu, çorba kasesinin, kahve fincanının, yemeklerin kübik parçacıklarını hesaplıyordu. Bunu başaramadığı zaman iştahı kaçıveriyordu. Fiziksel ilişkileri açısından en ciddisi de başkalarının saçlarına dokunamıyor olmasıydı.
Tesla’nın piyanist Marguerite Merington ve Anne Morgan adında bir genç kız ile beraberliği olduğu söylense de, aralarında arkadaşlıktan öte bir ilişki olduğunu gösteren herhangi bir kanıt yoktur. Mucidin kadınlara karşı ilgisizliği, farklı cinsel tercihleri olduğu söylentilerine neden olur. Başka bir zamanda ya da ülkede bunun kariyerine pek etkisi olmazdı, ama Viktorya döneminin Amerika’sında bunun ortaya çıkması onu alaşağı edebilecek bir felaket haline dönüşebilirdi. Dedikoduları önemsememesine karşın neden evlenmediği sorulduğu zaman yoğun çalışma temposunu mazeret olarak göstermek zorunda hissediyordu kendisini.
Şiir yazdığını daha önce söylemiştik. 31 Aralık 1934’te kendi eliyle yazdığı ve Dostuma ve Eşsiz Şaire diyerek George Sylvester Viereck’e adadığı bir şiir günümüze değin ulaşabilmiştir. Tesla, o zamanlar yetmiş sekiz yaşındaydı.
Kozmik telefonumdan bana Olimpus’tan kopup gelen sesler ulaşıyor
Nikola Tesla Müzesi, Belgrad
Tesla, kolej yıllarından beri kilosunun hemen hiç değişmemiş olmasıyla bir hayli övünürdü. Kedi gibi çevik olduğuna dair söylentiler dolaşırdı ağızdan ağza. Soğuk bir kış günü, buzlu bir yolda yürürken ayağı kayıp dengesini kaybedince, uçarak bir takla atıp tekrar iki ayağı üzerine konduğuna ve yoluna devam ettiğine şahit olduklarını iddia edenler vardı ortalıkta. Mucit, 1942 kışında iyiden iyiye güçten düşmüştü. Mikroplara karşı titizliği, o derece saplantılı bir hal almıştı ki en yakın arkadaşlarından bile kendisinden bir hayli uzakta durmalarını istiyordu. (Güvercinlerdeki mikroplar ise kendisini hiç mi hiç rahatsız etmiyordu.) Kalbi tekliyordu ve ardı ardına nükseden hastalıklar elini ayağını bağlıyordu. Artık, sevgili güvercinlerini beslemeye de yetişemiyordu.
Tesla’nın küllerinin konduğu küre
1943 yılı Ocak ayında Tesla, postacıyı Mr. Samuel Clemens’a mühürlü bir zarf götürmekle görevlendirir. Postacı verilen adresi arar, ancak adresin Tesla’nın eski laboratuvarının bulunduğu bina olduğunu, burada Clemens adında birinin olmadığını anlar. Tesla, Clemens’ın çok sevdiği yazar Mark Twain olduğunu ve bunu da herkesin bildiğini söyler. Kerrigan’ı tekrar geri göndererek ve bu defa güvercinlere de bir göz atıvermesini ister. Kafası karışan postacı güvercinleri besledikten sonra durumu şefine bildirir ve Mark Twain’in yirmi beş yıl önce öldüğünü öğrenir. Postacı durumu açıkladığında ise bir hayli içerleyen Tesla şöyle der: “Daha dün gece beraberdik, işte şuradaki sandalyede oturuyordu, bir saat boyunca sohbet ettik. Maddi sorunları varmış ve benim yardımıma ihtiyaç duyuyormuş. Bu yüzden elindeki zarfı yerine ulaştırmadan bir daha buraya dönme.”
8 Ocak 1943’te kaldığı otel odasına temizlik görevlisi girdiğinde, 86 yaşındaki mucidin ölmüş olduğunu fark eder. Daha sonra uzmanlar ölümün 7 Ocak günü saat 22.30’da, kalpte kan pıhtılaşması nedeni ile meydana geldiği raporunu düzenler. Tesla uykusunda iken ölmüştür. Tesla’nın cesedi, soğuk bir kış akşamı Ferncliffe Mezarlığı’na götürülerek yakılır ve külleri de daha sonra doğduğu topraklara gönderilir.
Yüzlerce buluşuyla 20. yüzyıla yön veren bu büyük mucitin adı, ölümünden 17 yıl sonra, 1960 yılında Uluslararası Birimler Sistemi’nde (SI) tesla olarak magnetik akı yoğunluğu birimine verilir.
Tesla, ardında bilinen çalışmalarının yanı sıra birkaç da bilmece gibi miras bırakmıştı. Bunlar arasından en önemli üç tanesini saymak gerekirse:
– Dünya çapında telsiz enerji nakli sağlanabileceği fikri bilimsel bir temele dayanıyor muydu?
– Öldürücü/parçalayıcı ışık huzmesi silahı deneyleri ile ulaşmak istediği nokta neydi?
– Ve ölümünün hemen ardından ortadan kaybolan bilimsel yazılarına ve diğer hassas belgelere ne olmuştu?
Nikola Tesla Türkleri tercih etmediği için pişmanmış
Elektrikte alternatif akımı bularak bilim dünyasına eşik atlatan Nikola Tesla, annesi Duka Tesla'ya yazdığı son mektuplarında ABD’de yaşadığı hayal kırıklıklarını, hüzünlerini ve pişmanlıklarını paylaşıyor.
Tesla mektubunda huzursuz ve kasvetli olduğunu, insanlığa onca yıl hizmet ettikten sonra “aşağılama ve hakaret” dışında hiçbir şey elde etmediğini belirtiyor.
Yaşadığı sanrılardan da bahseden Tesla, “Bazı Mağribi dillerinde yemek yiyip dua eden bir ses duydum. Bu sabah bir görüntü gördüm ve sesin arkadan geldiğini, ancak içeride mi dışarıda mı olduğunu tespit edemedim” diyor. Tesla, kimseye güvenemediğini en yakınında bulunan arkadaşı Lionel’in ünlü mucit Edison’un yanına gittiğini söylüyor.
Bir insan dünyayı değiştiremez
Tesla, “Sonunda, insanlığın hükümetlere bağlı olduğunu ve bir bireyin yalnızca dünyayı değiştiremeyeceğini anladım.” diyor.
“Bu mektubu asla alamayacaksın anne''
Tesla, “Bu mektubu asla alamayacaksın anne. Neden bir daha hiç okuyamayacağın, sana neden yazdığımı bilmiyorum ... Sen hafif bir ülke olabilirsin anne ve senden yolumu aldığım için beni bağışla, çünkü cenazene bile gelemeyeceğim.” derken büyük bir acı hissettiğini satırlarına işliyor.
Herkesi kontrol eden bir plan var
Nikola Tesla annesini kaybettikten sonra bile ona yazmayı sürdürüyor. Tesla, “O kadar kayıtsızım ki kendimi bile tanımıyorum. Sadece birisinin zaten her şeyi kontrol altında tuttuğunu ve "benim" keşfimin insanlık için çok erken olduğunu düşünüyorum. Ve aslında, hiç de "benim" keşfim değil. Her şeyi kontrol eden ve bir planı olan biri olduğunu biliyorum.”ifadelerini kullanıyor.
Türkleri tercih etmediği için pişman
Tesla, Türkleri tercih etmediği için pişman olduğunu, Türklerin bütün bu yaşananlar hakkında daha fazla bilgiye sahip olduğunu dile getiriyor.
Dua et orada benim için anne
Ünlü bilim adamı Tesla’nın işte son ifadeleri, “Yıllarım, bilimde yükselmek için tırmalamakla geçti. Dua et, orada, benim için, anne, eğer yapabilirsen, zavallı, evlenmemiş oğlunun kayıp ruhuna…”
Nikola Tesla, gezegenimizin en büyük mucitlerinden ve en gizemli kişilerinden biri. Tesla'nın 116 yıl sonra bir gazeteciyle röportaj yaptığı ortaya çıktı.
Nikola Tesla, gelmiş geçmiş en büyük mucitlerden biri, belki de en büyüğü. Buluşları ile birçok açıdan zamanının, hatta günümüzün de önünde biriydi. Hatta Tesla’nın yüz yıldan fazla bir zaman önce araştırdığı bazı konuları bugün bile doğru düzgün gerçekleştiremedik. Tesla, en çok elektrik hakkında yaptığı araştırmalarla adını duyurdu.
Ancak o, elektroniğin çok çok ötesindeydi. Kablosuz iletişim, türbin motorları, helikopterler, florasan ve neon lambalar, torpidolar ve hatta X-ray ile ilgili buluşları var. Yaklaşık 700 patente sahip Tesla’nın birçok buluşu da Edisson tarafından çalındı. Peki Tesla’nın yıllar önceden kalan, gizli bir röportajının olduğunu biliyor muydunuz? İşte bu röportaj.
Gazeteci: Bay Tesla, sizin için kozmik süreçlere karışan biri diyorlar. Sahiden siz kimsiniz?
Tesla: Bu doğru bir soru, tüm sorularına cevap vermeye çalışacağım.
Gazeteci: Bazıları sizin Hırvat olduğunuzu söylüyorlar. Küçük bir köyde doğmuşsunuz, öyle mi?
Tesla: Evet, tümü doğru. Aslen Sırbım. Ancak Hırvatistan benim anavatanım, bundan gurur duyuyorum.
Gazeteci: Fütüristler, 20. yy’ın sizin başınızın üstünde doğduğunu söylüyorlar. Manyetik alanı kutsuyor, indüksiyon motoruna ilahiler söylüyorlar. Sizin buluşunuz olan alternatif akım, bugün fizik ve kimyayı dünyanın yarısına hakim kılabilir. Endüstri sizi en büyük hayırsever ilan etmek üzere. Tesla laboratuvarında ilk defa atomu kırabildiniz. Deprem titreşimlerine sebep olabilen bir cihaz yaptınız. Siyah kozmik ışınları keşfettiniz. Beş elementin sırrını araştıran Empedokles gibi, varlığın sırlarına vakıf oldunuz. Birçok kişi için ilahi bir figür gibisiniz.
Tesla: Evet, bu anlattıklarınızın bazıları en önemli buluşlarımdan birkaçı. Ancak ben yenilmiş bir adamım. Yapabileceğim en büyük şeyleri yapamadım.
Gazeteci: Bunlar nelerdir, bay Tesla?
Tesla: Tüm dünyayı aydınlatmak istedim. Dünya’nın Güneş gibi parlaması için yeterli miktarda enerji mevcut. İstediğimi yapmama izin verselerdi, tıpkı Satürn’ün etrafındaki halka gibi Dünya’nın da ekvator kısmında da ışıktan bir halka olacaktı. İnsanoğlu buna hazır değil. Colorado Springs’de yaptığım çalışmada dünyayı elektriğe batırdım. Ayrıca insanlara pozitif zihinsel enerji sunabiliriz. Bach ve Mozart gibi büyük müzisyenler veya büyük şairler geldi geçti. Dünya’nın iç kısmında barışın, neşenin ve sevginin enerjisi var. Dünya tarafından büyütülmüş bir çiçek aldığımda veya topraktan çıkana yiyeceklerde, orayı bir kişinin vatanı yapan her şey vardır. Yıllarımı, bu enerjinin insanları nasıl etkilediğini araştırmakla geçirdim. Gülün güzelliği ve kokusu ilaç olarak ve güneş ışınları yiyecek olarak kullanılabilir. Yaşam sonsuz sayıda biçime sahiptir ve bilim insanının amacı bunları her maddede bulmaktır. Burada üç esas nokta var. Benim yaptığım sadece araştırmak. Bunları bulamayacağımı biliyorum ancak yine de araştırmaktan vazgeçmeyeceğim.
Gazeteci: Bunlar nelerdir?
Tesla: Birinci mesele yiyecek. Aç bir dünyayı beslemek için ne kadar yıldız veya Dünya enerjisi gerekir? Bir diğeri kötülüğün ve acının gücünü yok etmektir. Bu, uzayın derinliklerinde bir salgın olarak görülür. Üçüncüsü de evrende aşırı ışık var mıdır? Tüm astronomik yasaların ortadan kalktığı ve matematiksel denklemlerin işe yaramadığı, değişime uğramayan bir yıldız keşfettim. Bu yıldız bu galakside. Boyutu bir elma kadar, ağırlığı ise tüm Güneş Sistemi’miz kadar. Biliyorum, yer çekimi kanunları uçmak için aşılması gereken bir şey, ancak ben bireylerin fiziksel olarak uçmasını değil, bilinçleriyle bir yerden bir yere gitmesini araştırıyorum. Havadaki enerjiyi uyandırmaya çalışıyorum. Bu gezegende boş bir alan yok. Boş olarak düşünülen alan sadece maddenin farklı bir tezahürü.
Gazeteci: Her gün evinizin penceresine kuşların geldiği söyleniyor.
Tesla: İnsan kuşlara karşı duygusal olmalı. Onlar gerçeğin habercisidirler.
Gazeteci: Smiljan’daki o günlerden beri uçmayı bırakmadınız.
Tesla: Çocukken çatıdan uçmak istedim ve düştüm. Hesaplamaları yanlış yapmışım. Unutma, gençlik yaşamdaki en önemli kanattır!
Gazeteci: Hiç evlendiniz mi?
Tesla: Hayır.
Gazeteci: Rölativite teorisine saldırdığınız için hayranlarınız şikayet ediyor. Eğer enerji her yerde ise nerede bu göremediklerimiz?
Tesla: İlk önce enerji, sonra madde oluşuyor. Evren ışık olarak bildiğimiz özgün ve ebedi enerjiden doğdu. Madde sonsuz ışık formlarının bir tezahürüdür. Evrenin dört temel yasası var. Birincisi, matematiksel bir ölçünün olması. İkincisi karanlığın içinde yayılıyor olması. Üçüncüsü ışığın bir ışınsal maddeye dönüşmesi. Dördüncüsü başı ve sonu olmaması. Yaratılış sonsuzdur.
Gazeteci: Ancak bu teoriye karşı ders vermiyorsunuz, neden?
Tesla: Unutmayın, sonsuzluğu anlayamamamızın nedeni evrenin kavisli yapıda olması değil, insan zihnidir. Ben ışığın bir parçasıyım. Evren tıpkı bir senfoni gibi, düzenli ve harmonik. Einstein bu sesi duysaydı rölativite teorisini yaratmazdı. O, sadece kaosun habercisi.
Gazeteci: Bay Tesla, bir ses mi duyuyorsunuz?
Tesla: Her zaman duydum. Benim manevi kulağım gökyüzü kadar büyük. Einstein bir kısmı çok iyi olan birçok iş yaptı. Ona garezim yok. Yalnız “eter”in olmadığını düşünmesi büyük bir hata.
Gazeteci: Gençliğinizde sık sık hasta olduğunuz söyleniyor, bu doğru mu?
Tesla: Evet sık sık yaşam gücümün düştüğü doğru. Bazen insanın acı çekmesi gerekebilir. Küçükken koleraya yakalanmıştım. Babam teknoloji üzerinde çalışmalar yapmama izin verince geçti. Bir kişinin zihin gücünü asla küçümsemeyin.
Gazeteci: Bay Tesla, bu bir oyun mu? Bana zihin gücünden bahsediyorsunuz...
Tesla: Evet bir oyun, ben oynadım ve elektrikle çözdüm. Unutma, Nikola Tesla yıldırım hakkındaki gerçekleri keşfeden ilk kişi.
Gazeteci: Kuşkusuz okuyucularımız mizahı seviyor, yalnız bilim ile bazı kişisel görüşlerinizi karıştırıyor gibisiniz.
Tesla: Bay Smith, insanlar fazla ciddiler. Bir Çin atasözü der ki, “Fazla ciddiyet yaşamı kısaltır”.
Gazeteci: Felsefenizi duyduklarında buna bayılacaklar.
Tesla: Hayat bir ritimdir. Her şey birbiri ile derin ve mükemmel bir ilişki içindedir. İnsan, güneş, yıldızlar… Bilgi içinde yaşadığımız evrenin bize sunduğu bir şeydir.
Gazeteci: Bir Budist rahibin veya Taoist birinin sözleri gibi söylediğiniz şeyler.
Tesla: Evet! Bu gibi öğretilerin içinde evrenin bazı sırları gizli. Hakikat daima insanoğlunu büyülemiştir.
Gazeteci: Peki sizin için elektrik neyi ifade ediyor?
Tesla: Her şey elektriktir. İlk önce ışık, evreni temsil eden sonsuz biçim! Siyah ise ışığın gerçek yüzü. Tabi ki biz bunu göremiyoruz.
Gazeteci: Bay Tesla, elektriği fazla abartmıyormusunuz?
Tesla: Ben elektriğim, isterseniz elektriğin insan kılığına bürünmüş şekliyim diyebilirim. Siz de öylesiniz, henüz fark etmemişsiniz.
Gazeteci: Peki bir milyon volt eletriği geçirebilir misiniz?
Tesla: İnsan bedeni büyük miktarda enerjiden meydana gelmiştir. Beynimiz baştan sona elektrikle çalışıyor. Günün birinde bunun gerçekleştiğini göreceğiz.
Gazeteci: Otel yönetimi yaşadığınız bu otel odasında hava şimşekliyken sürekli biriyle konuştuğunuzu söylüyorlar doğru mu?
Tesla: Evet, şimşekler ve yıldırımlarla konuşuyorum.
Gazeteci: Nasıl yani?
Tesla: Çoğunlukla ana dilimde konuşurum.
Gazeteci: Okuyucularımız bu sözlerinizi duyunca çok şaşıracaklar.
Tesla: Şimşek ve yıldırımlar doğanın en güçlü ve parlak güçleri. O kadar şiirseller ki.
Gazeteci: Peki madde nedir?
Tesla: Bak, nasıl da gözlerin parladı. Benim bilmek istediğim şey yıldızlar söndüklerinde ne olduğu. Bir yıldız söndükten sonra oluşan şey ne. İşte o zaman maddeyi ve evrenin sırlarını anlamaya başlayabileğiz.
Gazeteci: Peki ya sonra ne olacak.
Tesla: Tanrı bize gülecek ve bizi tutuklatacak (Tesla bunları söylerken gülüyor..).
Gazeteci: Bu anlattıklarınız yazılarınızda “kozmik acı” diye sıklıkla bahsettiğinizin tam tersi değil mi?
Tesla: Hayır, çünkü biz hala Dünya’da yaşıyoruz. Birçok insanın farkında olmadığı bir hastalığı var. Bu nedenle birçok başka hastalık, acı, kötülük, sefalet ve savaşlar var. Bu hastalık tamamen tedavi edilebilir gibi değil, ancak farkında olmak yaşadığımız kötülükleri kontrol altına alabilmemizi sağlar. Yakın hissettiğim insanların acılarını bazen bedenimde hissediyorum. Bunun temel nedeni vücutlarımızın benzer maddeden yapılmış olması ve ruhlarımızın birbiri ile ilişkili olması. Bir yıldızın yok olmasının görüntüsü, bizi hayal edebileceğimizden daha çok etkiliyor. Dünyadaki yaratıklar arasındaki ilişkiler farkında olduğumuzdan bile fazla. Daha iyi bir gelecek için öğrenmemiz gereken çok şey var.
Nikola Tesla’nın 21. Yüzyıl ile İlgili Nokta Atışı Kehanetleri!
Bilim tarihine adını altın harflerle yazdıran, günümüzde kullandığımız birçok materyalin baş kahramanı olan Nikola Tesla’nın 21. yüzyıla ait nokta atışı kehanetleri, kendisine olan saygımızı bir kat daha arttırdı.
‘Yaşadığı zamanın ötesinde olan insan’ olarak da tanımladığımız Nikola Tesla, 1900’lü yıllarda günümüzle ilgili öylesine yerinde tespitlerde bulunmuş ki, şu an söylediklerinin neredeyse birebir aynısını yaşıyoruz.
Hayatı boyunca yaptıklarıyla bilim dünyasının dışında insanların bireysel olarak da ilgisini üzerine çeken Tesla’ya, 1937 yılında New York Times gazetesinden bir röportaj teklifi gelir. Dönemin ünlü bilim insanlarını da eleştiren Tesla, röportajına şu cümleleri kurarak başlıyor:
"Edison, Stainmetz, Markoni ve diğer kişiler kablosuz yolla Atlantik Okyanusu'nun üzerinden bir sinyal göndermenin imkansız olacağını iddia ediyorlardı, fakat sonrasında yanıldıklarını gördük.
Birçok önemli buluşun önceden habercisi olduğum için belki de 21'inci yüzyılda hayatın nasıl olacağı konusunda da birkaç fikrimi ifade etsem çok da büyük bir yanlış yapmam.”
Tıpatıp aynısını yaşadığımız içme suyu ve hava kirliliği konusundaki öngörüsüyle ilgili Tesla, şu ifadeleri kullanmış: “New York'taki hava kirliliği ise şu an bizim için imkansız gibi görünen bir seviyeye yükselecek. Aynı zamanda su temini dönemin en önemli problemlerinden birisi olacak.”
Buraya kadar yaptığı demeçler bir dereceye kadar kabul edilebilir, fakat bir sonraki konuşması gerçekten de o dönem herkesi afallatacak cinsten cümleler içeriyor:
"Yakında bir iş adamının New York'tan yazılı emirlerini yağdırması ve bunların Londra'da ya da başla bir yerde anında belirmesi mümkün olacak. Bir kişinin masasından dünyadaki herhangi bir telefon abonesini araması ve konuşması mümkün olacak. Bunun içinse gayet ucuz ve kolunuzdaki saatten bile büyük olmayan bir cihaz taşımak yeterli olacak. Bu cihaz, kullanan kişiye denizde ya da karada binlerce mil ötesini duyma imkanını sağlayacak. Bir kişi konuşmaları ya da şarkıları, dünyanın her yerinden dinleyip, istediği her yere anında aktarabilecek.”
Tesla’nın bu söylemlerini 1930’lu yıllarda, telefonların neredeyse bir fırın büyüklüğünde olduğu dönemlerde gerçekleştirdiğini bir kez daha hatırlatalım.
Tesla'nın 1998'de Bulunan Notlarından: Bilinen Tüm Fizik Kuralları Safsatadan İbaret!
Son yaptığı çalışmaları bitiremeden yaşama gözlerini yuman dahinin kayıp notları bulundu. Fiziğe dair insanlığın bildiği her şeyin safsata olduğunu ispatlamak üzere olan Tesla'nın dudak uçuklatan iddialarına daha yakından bakalım.
Yaşadığı 1856 ve 1943 yılları arasında yaptığı çalışmalarla günümüzde kullanılan birçok teknolojiye yol gösteren eşsiz bilim insanı Tesla’nın hala günümüzün çok ilerisinde bir beyin olduğunu artık tüm dünya kabul ediyor. Hepimizin aslında kablosuz elektrik iletimi üzerine çalışmalarıyla adını daha çok duyduğu dehanın, birçok temel fizik yasası ve astronomi ile ilgili çok önemli çalışmaları da bulunuyor.
Gün geçtikçe hayatına ve çalışmalarına ilişkin kalkan sır perdeleri onu ve düşüncelerini daha iyi anlamamızı sağlıyor ve insanlığın gelişimini hızlandırıyor. İşte bunlardan birisi de bulunduğu andan itibaren bilim dünyasını şoka uğratan “antigravite”, yani ileride açıklayacağımız "eter" ile ilgili çalışmalarıdır.
Tesla'nın belirttiği gibi Dünya, "uzayda yüklü halde sürüklenen metal bir topa benziyor", yani yerçekimi gibi. Yayılma yönü yeryüzünden etrafına doğru olduğu için makul seviyede yer çekimi kuvveti oluşuyor.
Tesla'nın serbest enerjinin herkes için mevcut olduğu Dünya gezegenindeki öngörüleriyle ürettiği fikirleri ve icatları, elektrik enerjisinin ve enerjinin çok ötesine geçti. Tesla olmasaydı muhtemelen hala radyo, televizyon, AC elektrik, Tesla bobini, floresan aydınlatma, neon aydınlatma, radyo kontrol cihazları, robotik, X-ışınları, radar, mikro dalgalar gibi düzinelerce teknolojiyi kullanmak için bir fikrimiz olmayacaktı.
Gizli Eter Fiziği kitabının yazarı ve Tesla konusunda uzman bilim insanı William R. Lyne, dahinin evinde bulunan el yazmalarında anti-gravite hakkında çok sayıda çalışmanın olduğunu iddia ediyor.
Tesla, insan tarafından bilinen fizikle ilgili tüm kavramları değiştirebilme yeteneğine sahipti!
Lyne kitabında, Tesla'nın hayatının son yıllarını, nesnelerin harekete geçirilmesi için yerçekimi gücünü kullanacak devrimsel bir itici sistem çalışmalar için harcadığını söylüyor. Yazar ayrıca teorisini Tesla'nın verdiği son konferanslara dayandırıyor ve en son bulgularından bahsediyor ve iddialarına bir yenisini daha eklemiş oluyor: Tesla insan tarafından bilinen fizikle ilgili tüm kavramları değiştirebilme yeteneğine sahipti!
Telsa'nın 1928'de dosyalanmış son patentlerinden (#6,555,114) hem helikopter hem de bir uçağa benzeyen uçan bir makinenin olduğunu görüyoruz. Bu araç, uçuş hakkında bildiğimiz her şeyi değiştirecek bir güç sistemi üzerine oluşturulmuş tasarımı gösteriyor.
Lyne, kitabında Göçmen Refah Enstitüsü için bir konferans sırasında Tesla'nın Dinamik Gravite Teorisi’nden bahsettiğini şu şekilde açıklıyor: "İki kapsamlı keşfin ilk aşaması için, 1893 ve 1894 yıllarında tüm detaylarıyla çalıştım.”
Devam etmeden bir dipnot: Esir (eter), uzay boşluğunda kuvvetlerin aktarımını sağlayan bir ortam görevi gören ve antik dönemlerden bu yana insanların kafa yorduğu kavramdır.
Dinamik Grative Teorisi uzaydaki nesnelerin hareketlerini açıklayan bir güç alanını kabul ediyor. Bu kuvvet alanının varsayımı uzay eğriliği (yaşa Einstein) kavramını ortadan kaldırıyor. Eter, olgular (derken evrensel yer çekimi, atalet, momentum ve gök cisimlerinin hareketinin yanı sıra tüm atomik ve moleküler maddeler kastediliyor) için vazgeçilmez bir işleve sahiptir.
İlginçtir ki, İnsanlığın Büyük Başarısı başlıklı bir makalede Tesla, Dinamik Gravite Teorisi hakkında şunları söylemiş: Aydınlık eter, tüm uzaydaki boş alanı dolduruyor. Eter, yaşamı veren yaratıcı güç tarafından etkiliyor ve ışığın hızına yakın bir hareket sergiliyor, sonsuz küçük kıvrımlarla düşünülebiliyor ve madde haline geliyor. Kuvvet kaybolduğunda ve hareket kesildiğinde, madde tekrar etere dönüyor (bir nevi atomik bozulma şekli).
Tesla, tüm alanı dolduran aydınlık eterin, yaşamı veren yaratıcı kuvvet tarafından üstlenildiğini yazıyor. Eter, ışık hızının yakınında "sonsuz küçük kıvrımlarla” maddeye dönüşebiliyor ve tekrar eski formuna geri dönebiliyor.
Tesla’ya göre insan bu maddeyi anlarsa şunları gerçekleştirebilecek:
- İstediği maddeyi etere dönüştürebilir
- Maddi ve sürekli türeyen enerji oluşturabilir
- Dünya'nın boyutunu değiştirebilir
- Mevsimleri kontrol edebilir
- Evrenin sınırları boyunca seyahat edebilir
- Gezegenlerin çarpışmalarını yeni güneş, yeni yıldız, ısı ve ışık kaynağı üretmek için kontrol edebilir
- İnsan kendisini sonsuz biçimlerde canlandırıp geliştirebilir.
Tesla'nın ismini verdiği eter, hızla değişen elektrostatik kuvvetlerle sertleşti ve bu nedenle, Tesla'nın kendisi tarafından da açıklandığı üzere yeryüzünde ve uzayda yerçekimi etkileri, atalet ve momentumun oluşmalarını sağladı.
Daha fazlasını Tesla’nın söylediklerinden öğrenin:
"Ben tüm detaylarda çalıştım ve çok yakında dünyaya umut verecek gelişmeleri duyuracağım. Çalışmam bu kuvvetin nedenlerini ve gökyüzündeki cisimlerin onun etkisindeki hareketlerini o kadar tatmin edici bir şekilde açıklıyor ki, boş spekülasyonlara ve sahte kavramlara son verecektir. Sadece bir güç kaynağının varlığı cisimlerin hareketlerini açıklayabilir ve varsayımla uzay eğriliği teorilerini ortadan kaldırır. Bu konuda tüm literatür boşunadır ve unutulmaya mahkumdur. Çünkü, tüm eterin varlığını ve olaylarda oynadığı vazgeçilmez rolü tanımadan evrenin işleyişini açıklamaya çalışırlar. "
Tesla'nın söz konusu kitapta anlatılan çalışmalarında sınırsız enerjiye referans oluşturduğuna inanılıyor.
Elektrik denildiğinde birçok kişinin aklına Thomas Edison geliyor olsa da aslında bu yolda en büyük gelişmeleri yapan ve Edison'un garezini çekmiş bir isim var. Nikola Tesla.
Günümüze bıraktığı icatları ve kablosuz elektrik hayali ile göçüp giden reyizimizin fazla bilinmeyen orjinal 10 fotoğrafını sizlerle paylaşıyoruz
1899 yılında Colorado Springs'de bulunan Tesla'nın laboratuvarına ait bir görsel.
İnternette en çok dolaşan Tesla fotoğraflarından biri. Ancak bu fotoğraf söylendiğine göre orjinali ve 1899 yılında çekilmiş.
Tesla yine 1899 yılında yüksek voltaj ve yüksek frekans testleri yapıyor
Nitrojenin atmosferdeki ışımaları. Tesla kendi jeneratörünün önünde 1899'da fotoğraflanmış
1916 yılında, kendi icatlarından birinin önünde duruyor
Tesla, 1916 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ndeki 8 West 40th Street adresinde çalışırken görüntülenmiş.
Nikola Tesla, 1890'ların sonunda gaz dolu ve fosfor kaplı ampulü ile. Bu arada Tesla'nın bu icadı günümüz floresanlarının da atası olarak kabul ediliyor
Tesla, kendi yüksek gerilim trafosuna ait sarmal bobininin önünde oturup kitap okuyor.
Tesla bu fotoğrafta jeneratörden birkaç metre uzakta olmasına rağmen yanan ampül görünüyor.
Nikola Tesla'nın Bazıları Çok Tehlikeli Olan, Çoğu Kişinin Bilmediği 5 İcadı
Ünlü mucit Nikola Tesla’nın bildiğimiz icatları dışında, çeşitli sebeplerle gizli kalmış bazı icatları da bulunuyor.
Yaşadığımız çağı etkileyen en önemli insanların başında gelen Nikola Tesla’nın alternatif akım, endüksiyon motoru ve Tesla bobini gibi birçok bildiğimiz icadı bulunuyor. Ancak birtakım yüksek statülü insanların engellemesi yüzünden Tesla’nın belki de devrim yaratabilecek bazı icatları gizli kalmıştır. Bu insanların, bu icatların gizli tutulmalarını istemelerinin sebebi ise, kendilerine zararı dokunacağını düşünmeleriydi. Bununla birlikte Tesla, bazı icatlarını da kendi tehlikeli bulduğu için hayata geçirmemiştir. Gelin çağımıza ışık tutan dahi Nikola Tesla’nın gizli kalmış bu icatlarına bir göz atalım.
Ölüm Işını
Tesla, 1930’larda Teleforce adını verdiği ölüm ışınını bulduğunu iddia etti. Cihaz, düşman uçaklarını, yabancı orduları gibi şeyleri ortadan kaldırmak için kullanılabilen yoğun bir enerji ışını üretebiliyordu. Tesla, bu ölüm ışını ile idari bölgelerin birbirlerini çok kolay bir şekilde yok edebileceğini düşünüyordu ve bu icat, bu nedenle hiç hayata geçirilmedi. Tesla, bu ışınla 200 mil mesafedeki herhangi bir şeyin yok edilebileceğini öngörüyordu. Tesla’nın bu icadıyla ilgili çalışmaları çalınmaya çalışılsa da, başarısız olundu.
Tesla’nın Osilatörü
1898’de Tesla, küçük bir sallanan cihaz yaptığını ve bu cihazı ofisine yerleştirip çalıştırdığında, binayı ve etrafındaki her şeyi sarstığını iddia etti. Yani başka bir deyişle, cihaz depremleri simule edebiliyordu. Tesla böyle bir şeyin meydana getirebileceği korkunç şeylerin farkına vardığın cihazı etkisiz hale getirmek için eline bir çekiç aldığını ve çalışanlarına, sarsıntı ile ilgili soru sorulduğu takdirde haberleri olmadığını söylemeleri yönünde talimat verdiğini söyledi. Bazı teorisyenler, ABD hükümetinin Tesla’nın bu çalışmasını devam ettirdiğini düşünüyor.
Bedava Elektrik Sistemi
JP Morgan’dan aldığı finansmanla Tesla, 1901 ve 1902 yılları arasında New York’ta devasa bir kablosuz iletişim istasyonu olan Wardenclyffe Kulesi’ni tasarladı ve inşa etti. Tesla, bu istasyon aracılığıyla Atlantik üzerinden İngiltere’ye ve gemilere mesajlar, telefonlar ve fakslar iletmeyi planlıyordu. Proje başarılı olsaydı, herkes yere çapa zinciri saplayarak elektriğe sahip olabilecekti. Fakat, bu durum enerji endüstrisinde çok ciddi değişikliklere yol açabilirdi ve bu dünyadaki elit kesimin işine gelmedi. Tesla’nın amacını öğrenen Morgan, projeyi finanse etmeyi reddetti ve proje 1906 yılında yarıda bırakıldı.
Uçan Çay Tabağı
1911’de Tesla, yerçekimine karşı uçan bir makine yaptığına dair bir açıklama yaptı. Tesla’nın açıklamasına göre, bu uçan makine kanatlara ya da pervanelere sahip değildi. Hava durumu ve hava boşluklarına aldırmaksızın son derece güvenli bir şekilde ve yüksek hızlarda uçabilen makine, ücretsiz bir enerji sistemiyle çalışıyordu. Yeni gelişmeye başlayan havacılık ve otomobil endüstrisinin petrole bağlı olduğu bir zamanda ortaya çıkan bu icat, tabii ki hoş karşılanmadı ve tarihin tozlu sayfalarındaki yerini aldı.
Geliştirilmiş Hava Gemileri
Tesla, elektrikle çalışan, yerin 8 mil yukarısında uçan ve üç saatte New York’tan Londra’ya yolcu taşıyabilecek olan hava gemilerini tasarladı. Ayrıca Tesla, bu araçların güçlerini atmosferden edinebileceğini ve böylece yakıt almak için durmalarına gerek olmayacağını da düşünüyordu. Bu insansız hava gemileri, uzaktan hava saldırıları için kullanılabilecekti. Ancak bu icadı da yukarıda bahsettiğimiz icatları gibi hiçbir zaman hayata geçmedi.
Kaynak